Divrigi Haber
 
  Ana Sayfa33
  yyyy
  mukadderhoca
  ANA SAYFA3
  Haber2
  sontasarimyedek
  yeni tasarım
  bal
  ILCE'DEKI KURUMLAR
  Danaci
  RESIMLER
  DIVRIGI TARIH YAPISI
  => DIVRIGI TARIHI
  DIVRIGIDE MADEN
  DIVRIGI RESIMLERI
  DIVRIGI ULU CAMII
  DIVRIGI KULTURU
  KONAKLAMA YERLERI
  YEME ICME
  YEMEK TARIFI
  DIVRIGI YEMEKLERI
  MAHALLE VE KOY MUHTRLARI
  2008 NUFUSU
  VEFAT&HASTA HABERI
  DIVRIGI ACIL TELEFONLARI
  DIVRIGI SPOR YONETICILERI
  D.C.DIVRIGI SPOR
  D.C. DIVRGI SPOR FUTBOLCULARI
  D.C. DIVRIGI SPOR PUAN DURUMU
  Forum
  iletisim
  defter
  SITE ICI CHAT
  KISIYE OZEL
  OYUN
  SOHBET DIYARI
  RESIM GALERISI
  kaymakam
  berat kandili
  müftü
  asfalt
  yeni Stıl
  eee
  haber yedek
  BUST
  yol
  yol1
  muftu1
  kanalızasyon
  otel
  spor1
  muftu2
  stıl
  döviz
  ramazan
  anamenu yedegı
  gri
  SATILIK EV
  SATILIK OTO
  SATILIK ARSA
  KIRALIK EV
  KOYLER
  SATILIK ESYA
  kazası
  su
  Yeni haber
  kale
  Yemek
  hadis
  puf
  4eylul
  Teravih
  hosgoru
  yeni css tasarım
  4eylulslayt
  koylerimiz
  11
  12
  YY
  Yeni Sablon
  eskitasarim
  DUYURU6666
  MUZIK
  hhh
  ANA SAYFA
  yul
  hurdogan
  haber gonder
  protokol1
  haberas
  rahmi
  liste
  HUHJ
  soru
  Ana Sayfa44
  Ana Sayfa225333
  oooooo
  divrigi1
  555
  haber1
  haber77
  uuu
  pop
  jjjj
  haber17
  haber18
  8888
  SAYAC
  yemek1
  haber22
  egitim
  baslik
  bahar
  canakkale
  gunes
  belgeselim
  belgeselllll
  nnn
  LOLO
  cincik
  sydv
  ressim
  anket
  gok
  odp
  anasayfa
  gununyazisi
  mermer
  salim
  mustafa
  22
  kurum
  oyakk
  devam
  calisma
DIVRIGI TARIHI

 
                                 DİVRİĞİ'NİN TARİHİ

Sivas İlinin büyük İlçelerinden biri olan Divriği eski bir tarihe sahiptir. Hititler zamanından beri yerleşme alanı olarak bilinen Divriği‘nin adı, eski Yunan yazımlarında Apbrike olarak geçmektedir. Bizans devrinde Tepbrike olarak yaygın bir hal almış ve Türklerce Divrik adıyla anılmıştır. Arap coğrafyacıları ise şehrin adını ilk kaynaklara uygun olarak abrik şeklinde tespit etmişlerdir.

1. İlçenin Genel Olarak Tanıtılması
(Tarih ve Coğrafi Durumu)

           Divriği, Bizans ile İran arasında sınır karakollarından birini meydana getiriyordu. İmparator Meraklius tarafından Sasani yayılmasından kurtarılan Divriği , kısa zamanda bu sefer Arapların saldırılarıyla karşılaştı. Bu devirde Divriği kendi adıyla anılan ırmağın (Bugünkü Çaltı (Çayı) üstünde yüksek bir tepede sağlam bir kale olarak stratejik bir değer taşımakta idi. Çevredeki halk,doğu Hıristiyanlığı ile paganizmin karışımından meydana gelen ve Samsatlı Pevlus’un yaymış olduğu mezhebi mensupları idi. Bu yüzden pavlikyan adıyla anılan bu mezhebin başlıca merkezlerinden biri idi. Divriği’nin yakınında bulunan büyük bir mağara ile kilise, şehre kutsallık kazandırıyor ve mağarada saklanan din şehitlerinin cesetleri ise Ashaba-ı Keyf olarak değerlendiriliyordu. Dik kafalı ve zorlu bir topluluk olan pavlikyanlar bir yandan Ortodoks Bizansla, bir yandan da Araplarla süregelen uğraşmalarında kimi zamanda başarılar elde etmişlerdir. Birinci Basileios 870 yılında Divriği önünde Pavlikyanlara karşı büyük bir başarı kazanmışsa’ da ertesi yıl Pavlikyanlar Ankara ‘ya kadar bütün Kapadokyayı ele geçirmişlerdir.

          Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra Divriği ‘de Türk egemenliğine girdi. Divriği‘nin Türkler tarafından ne zaman alındığı kesin olarak bilinmemekle beraber 1071 yılından 1091 yılına kadar geçen yirmi yıl içinde alındığını kabul etmek zorunluluğu vardır. Divriği‘nine Alpaslan‘ın Komutanı Mengücek Gazi ‘ye verildiği ve o’nun bağlı olduğu Oğuz boylarından Kayı, Bayat, Karaevli ve Akevli boylarının yerleştiği bilinmektedir. Mengücek Gazi ‘nin oğlu İshak ‘ın 1142 yılında ölümü üzerine ikiye ayrılan Mengücek Beyliğinin Divriği kolunu Süleyman bey korumuştur. Bu beylik kültürel bir gelişme gösterirken bir yandan da Anadolu Selçuklu Sultanlığına bağlı olarak Hıristiyanlara Şah ‘ ın 1224 tarihinde yaptırdığı KALE ile oğlu Ahmet Şah tarafından 1228 yılında yaptırılan ULUCAMİ ve ayrıca Ulu camiye bitişik olarak Ahmet şah ‘ n karısı Turan Melek tarafından yaptırılan DARÜŞŞİFA büyük bir önem taşır. Divriği ‘ deki son Mengücek beyi Salih’ e ait kitabe 1252 tarihini göstermektedir. Bu tarihten 9 yıl önce Anadolu Selçuklu Sultanlığı Moğol baskısı altında eski gücünü kaybetmiş bulunuyordu . İlhanlı hükümdarı Abaka Han, Baybarasb ’a karşı giriştiği seferde 1277 yılında Divriği’ ye geldiğinde şehir artık Mengüceklerin egemenliğinden çıkmıştı.

           Abaka Han Divriğililerce saygı ile karşılanmış olmakla birlikte kalenin yıktırılmasını emretmişti, Anadolu'daki  Türk birliğinin  dağılmış olduğunu bu devirde , Sivas Eratna oğullarına bağlanmışken Divriği nin Mısır –Memlük  yönetiminde kaldığı görülür. 1398 de karayüllük Osman ‘ın Sivas Sultanı Kadı Burhanettin’ i Zara ile Divriği arasında yenilgiye uğratıp öldürülmesinden sonra yöreye egemen olan Osmanlı beyi Yıldırım Beyazıt. Divriği Kalesini Mısırlı Veli İbrahim Şuhri ‘nin oğlundan teslim almıştı. Ancak, 1401 de Timur ‘a karşı Memlük imparatorluğu ile bir anlaşma yaparken bu kaleyi yine onlara bırakmak zorunda kalmıştır. Divriği ‘nin Türk Beyliğine kesin olarak katılması, Yavuz Sultan Selim ‘in devrinde Mercidabık zaferinin sonunda olmuştur. Osmanlı İmparatorluğunca Sivas Beylerbeyliğine bağlı bir Sancak olarak teşkilatlanan Divriği ; Harput, Arapkir ve Zara yolu üzerinde önemli bir konaktı. 17. Yüzyıldan başlayarak Anadolu’ da güvenliğin bozulması üzerine Tunceli dağlarında sığınan eşkıyaların baskısı altında kaldı . iki yüzyıl süren bu güvensizlik devresinde şehir güvenilir sığınaklardan biriydi . 19 ncu yüzyılda Devlet otoritesi kendisini gösterince, şehrin bu önemi kayboldu. Arkadan gelen ekonomik çöküntü Divriği ‘ye bırakılmış bir şehir görüntüsü  vermişti. Sivas İlinin yeniden teşkilatlanması üzerine bir İlçe merkezi haline getirilmişti. 


Tarihi Değerler : Divriği Kalesi : Bazı bölümlerin M.S. 9. yüzyılda Pavlikanlarca yapıldığı anlaşılmaktadır. Sur uzunluğu 1.5 km. kadardır. Büyük bir kısmı da Menğücekoğulları tarafından 13. yüzyılda yapılmıştır. İçerisinde camii, sarnıç, zahire ambarı, kaya kovuklarının izlerine hala rastlanmaktadır. Bunlardan başka Kesdoğan Kalesi, Ordu (Kaya Burun) Kalesi bulunmaktadır.

Camiileri :

Kale Camii: 1180 yılında Süleyman Şah oğlu Emir İshak tarafından yapılmıştır. Mimarı Maragalı Firuz' un oğlu Hasandır. Kale Camii Türklerin en eski yapısından biri olması sebebiyle çok büyük önem arz etmektedir.

Ulu Camii ve Darüşşifası : Ulu Camii, Mengücekoğullarından hükümdar Süleyman Şah oğlu Ahmed Şah tarafından 1228 yılında yaptırılmıştır.1280m2'lik bir alana oturan camiiye, kuzey, doğu ve batı yönünde yer alan taş süslemeleriyle hayret uyandıran üç güzel kapıdan girilmektedir.

Darüşşifa ise, Behram Şah'ın kızı Melike Turan Melek tarafından 1228 yılında yaptırılmıştır. Bu eşsiz anıt 768 m2'lik bir alana oturmaktadır.18.yüzyılda medrese haline getirildiği için Şifaiye Medresesi de denilmektedir.

Cedit Paşa Camii: Aynı isimle anılan mahallededir.1799 yılında yapılmıştır. Bezemeleri Ulu Camiinde görülen süslemelerin kaba bir taklididir. Minaresi siyah-beyaz kesme taş örgülüdür. Bundan başka Abı Çimen Camii (1840), Gökçe Camii (1844), Zeliha Hatun Camii (1869), Hacı Osman Mescidi, Kemenkeş Camii, Şemsi Bezirgan, Kültür, Ahmet Paşa, Süleyman Ağa, Tavukçu, Turabali Mescitleri vardır.

Kümbet ve Türbeleri:

Sitte Melik Kümbeti: Mengücekoğullarından Emir Süleyman Seyfeddin Şahinşah için 1195 yılında yaptırılmıştır. Sekizgen planlı, sivri pramidal külahla örtülüdür. Tamamı kesme taştan inşa edilen türbenin süslemeleri dikkati çekmektedir.

Kemareddin Kümbeti : Emir Kemareddin, Mengücekoğullarının hazinedarıdır.1196 yılında yaptırılmıştır. Sekizgen planlı, içten kubbe dıştan pramidal külahla örtülüdür.

Kemenkeş (Nurettin Salih) Kümbeti : 1240 yılında yaptırılmıştır. Sekizgen planlı içten kubbe dıştan pramidal külahla örtülüdür.

Naip (Gazezler) Kümbeti : Kitabesine göre 1291 yılında Naifı Eşref için yaptırılmıştır. Sekizgen planlı pramidal külahlıdır.

Sinaniye Hatun Türbesi : Kalealtı mahallesindedir. Harap bir haldedir. Muhtemelen Mengücekoğulları dönemine aittir. Bunlardan başka; Ahi Yusuf Türbesi (13. yüzyıl). Araplık türbesi, Saracın Türbesi (18. yüzyıl) Nasreddin Mehmet Yatırı (1489), Dumluca Köyü Dilber Kümbeti (13. ve 14. yüzyıl) Seyit Baba Türbesi, Saçlı Baba, Akça Baba, Hasan Paşa Türbesi, Hüseyin Gazi Türbesi, Gani Baba Türbeleri vardır.

Hanlar - Hamamlar :

Pamuk Han : Demirdağ, istasyonunu yakınındadır. Duvarların büyük bir bölümü ayaktadır. Üst örtüsü yıkılmıştır.

Burma han Kervansarayı : Divriği-Kemah-Erzincan yolu üzerindedir. Mengücek-oğulları dönemine aittir. Sultan 1V. Murat'ın onarıma aldırdığı, Revan Seferine giderken bu handa konakladığı rivayet edilmektedir. Büyük ölçüde harap durumdadır.

Mirçinge Hanı : Handere köyündedir. Mengücekoğulları döneminde yapılmıştır. Sadece kapalı mekanlardan oluşmaktadır.

Dipli Han : Günbahçe köyü ile Dumluca Köyü arasındadır. Duvarları ve üst örtüsünün büyük bir bölümü ayaktadır.

Hamamlar : Aşağı Hamam (Hamam-ı Süfla-Acı Hamam-Kayaoğlu Hamamı) Bekir Çavuş Hamamı ve İmamoğlu Hamamı,

Köprüler :

Handere Köprüsü : Handere köyündeki hanın 1 km kadar güneydoğusun-dadır. Mirçinge Çayı üzerindedir. İki gözlü; sivri kemerlidir. 8 m. yükseklikte, 4,5 m. enindedir. Urta göz diğerinden büyüktür. Siirt Malabadi Köprüsünün bir benzeridir. Bundan başka; Kız köprüsü, Tazlıoğlu Köprüsü, Kesik Köprü, Lıh Çayı Köprüsü, Bereket Değirmeni Köprüsü, Köse Paşa Köprüsü, Hüngür Köprüsü ve Altındere Köprüleri vardır. 

DİVRİĞİ DARÜLŞİFASI
Divriği UluCamii, savaştan ziyade barışa ve sosyal nitelikli eserlerin yapımına özen gösteren Mengücekoğullarından Süleyman Şah Oğlu Ahmed Şah tarafından 1228 yılında yaptırılmıştır. 1280 m2'lik bir alana oturan camiye kuzey, doğu ve batı yönünde yer alan taş süslemeleriyle hayret uyandıran üç güzel kapıdan girilmektedir.
    Darüşşifası ise, Behram Şah'ın kızı Melike Turan Melek tarafından 1228 tarihinde yaptırılmıştır. Bu eşsiz anıt 768 m2'lik bir alana oturmaktadır. 18.yüzyılda medrese haline getirildiği için Şifaiye Medresesi de denilmektedir.
   Anadolu'da erken dönem mimarisinin en seçkin örneği olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası; plan, mimari oranların elemanları, süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapıdır.
   Bu anıt yapının Türk dönemi Anadolu'sunun en güçsüz ve küçük beyliklerinden birinin ikinci derecedeki bir merkezine yapılmış olması şaşırtıcıdır. Divriği bezemesi, büyük bir sanatçı ile karşı karşıya olduğumuzun bir kanıtıdır. Ne var ki, bu eserin içerdiği olağanüstü biçimsel ve bezemesel proğram bir ya da birkaç sanatçının yaratıcılığıyla açıklanamayacak kadar karışıktır. Başka bir deyişle, Divriği'nin eşsizliği, küçük bir tarihi ve coğrafi niş içinde, kendine yeten bir kültürün özgün gösterisi olmasından değil ortadoğunun ve yakındoğunun ortaçağdaki - özellikle Selçuklu dönemindeki - sanat ve zeneat ortamının bütün biçimsel sözlüğünü içeren, adeta ansiklopedik bir birikimin sergilenmesinden kaynaklanmaktadır. Anadolu'nun değişik yörelerinde kurulan Türk Beyliklerinin egemen oldukları bölgelerde, 12.yüzyılın sonu ve 13.yüzyıl başında Anadolu'ya özgü bir cami tipi gelişmiştir.
   Kale Camiini yaptıran Mengücek beyi Şahinşah torunu Ahmet Şah Tarafından 1228 yılında yaptırılmaya başlanan Divriği Ulucamii'nin Mimarı, Ahlatlı Hürrem Şah'tır. Eserin yapımı oldukça uzun sürmüştür. Camii'nin Selçuklu ahşap işçiliğinin en güzel örneği olan mimberi Tiflisli İbrahim oğlu Ahmed'in eseri olup, 1240 tarihlidir.
    UNESCO'nun koruma çalışmaları kapsamında yürütülen "Dünya Kültür Mirası" listesinde 440 doğal ve kültürel varlık bulunmaktadır. Türkiye'den bu listeye 9 doğal ve kültürel varlık dahil edilmiştir.Bu eserlerden biride Divriği Ulucamii ve Darüşşifasıdır.

 
   
35 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol