SEVMEK VAZİFE SEVİLMEK İZMTİYAZDIR
Sevgi, sevenle sevilen arasında meydana bir gönül işbirliğidir. Sevgi, bütün benliğinle sevilene yönelme hareketidir. Sevgi, her kalbe Allah tarafından yerleştirilmiş ilahi bir cevherdir. İçindeki sevgiyi keşfedenler, dış dünyaya daha anlamlı bakabilmektedir. Bir adı da Vedut (çok seven) olan Allah Teala,bu özelliğini insanların kaynaşması ve mutlu olması için imanın yeri olan gönüllere yerleştirmiştir.
Sevgi ile yakın bir dostluğu bulunan hoşgörü ise, kalpteki sevginin orijinalitesini koruyan, kalbe dışarıdan kin ve düşmanlık duygusunun girmesini engelleyen bir gönül kapısıdır. Hoşgörü, yapılan yanlışlıkları iyi görmek ve onaylamak değildir. Hoşgörü, insanın yanılabilen bir varlık olduğunu kabullenmek ve karşılaşılan yanlışlıklara ister istemez katlanmaktır.
Sevgi ile iman kalpte aynı mekanı paylaşmakta ve birbirine güç vermektedir. Peygamberimiz (s.a.v), “İman etmedikçe Cennete giremezsiniz,birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş sayılmazsınız. Size bir yol göstereyim ki onu yaptığınızda aranızda sevgi artsın: Aranızda selamı yayın.”(Müslim,İman,81)buyurmuşlardır Eğer bir arkadaşımızı seviyorsak bu,içimizde kalmamalıdır. Peygamberimiz “Bir kimse kardeşini severse sevdiğini ona haber versin” buyurmuştur.
Sevgiyle mutlu ve huzurlu olmak varken,kin ve nefret duygularıyla kişinin kendisini tahrip etmesi akıl karı mıdır? Önyargılarla,yanlış anlamalarla,sui zanla, gıybet ve iftiralarla kendi öz malımız olan sevgiyi yok ettiğimiz gibi,hoşgörüye de fırsat tanımamış oluyoruz. Avrupa Birliği üyesi ülkeler, aralarındaki derin farklara rağmen sınırlarını kaldırarak dünya çapında bir güç oluştururken, AB üyeliğine aday bir ülkenin insanları olarak bizlerin bir mahallede, bir cemiyette bile arzu edilen bir birlikteliği kuramaması, üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken bir konudur. Çirkin işlerin kalbimize girmemesi için yerine göre nefret duygusu da gereklidir ama o da yerli yerince kullanılmalıdır. Unutmayınız ki kin ve nefret duygusu en fazla sahibini
Erenlerden Yunus Emre’nin sevgiye dair mısraları şöyledir:
Ben gelmedim dava için,
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir.
Gönüller yapmaya geldim
Gelin tanış olalım,işi kolay tutalım
Sevelim sevilelim,dünya kimseye kalmaz.
Kültür ve edebiyatımızın güneşi olan Mevlana’mızın şaheseri Mesnevinin ana teması sevgidir Mevlana’ya göre sevgi; acıyı tatlıya, toprağı altına, hastalığı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür. Demiri yumuşatan, taşı eriten, ölüyü dirilten sevgidir.
Kısaca özetlemek gerekirse, insanın anlamlı,kaliteli ve mutlu bir yaşam sürmesi için tek çıkar yol sevmek ve sevilmektir. İnsan, sevgiyle gerçek aşka ve nihaî gaye olan Rabbinin rızasına ulaşır. İnsanlık aleminde sevgi, fizik biliminin yerçekimi kanunu gibidir. Sevgi birleştirir, kin ayırır, insanları birbirinden ayıran her şey günahtır. Kin ve nefret, kötülerin, sevgi ve hoşgörü ise Allah’ın salih kullarının tarzıdır. Demek ki sevmek vazife, sevilmek ise bir imtiyazdır.